13 Mart 2011 Pazar

Efendim öncelikle herkese selamlar, saygılar, sevgiler. Doğum günümden bu yana pek bir sesim çıkmıyor farkındayım ama fırsatım olmadı pek. Hayır bilseydim Rıfkıcığım doğum günümdeki partiyi kullanıp beni bu kadar çalıştıracağını Neptünün halkalarından asla geri gelmezdim. Neyse o doğum günü her şeye değerdi, evet evet kesinlikle. Dostlar çok yoğun bir dönemden geçmekteyim, 5 dakika boş vaktim olmuyor o derece doluyum. Her şey Oğuz abimin Rıfkı ya yeni iş planları ve projeleri sunmasıyla başladı. Doğum günümde onlar arkada yeni iş sektörleri üzerinde brainstorm yapıyorlarmış. Durum böyle olunca da doğum günü bittiği andan itibaren çalışıyoruz.
İlk iş kiralayamadığımız ve satamadığımız peynir gemilerini kullanmak ve bu şekilde de amortisman maliyetlerini karşılamak. Bunun içinde lojistik işine girmeye karar verdik. Peynir gemilerimizi kullanarak kıtalar arası taşımacılık yapmaya başladık. Ne yorucu işmiş böyle, hayır müşterilerle uğraşmak ayrı zor. Tamam sempatik, sevimli, yakışıklı çocuğum ama bunun için de halkla ilişkiler ve müşteri ilişkileri üstüme yüklenmez ki. Daha deneyimsizim, acemiyim, büyüme çağındayım. Kız peşinde koşmak, internet cafede Counter oynamak benim de hakkım. Gelin bunu bir de Rıfkıya anlatın. Ancak eğer işler tasarladığımız şekilde giderse fena zengin olacağız kesinlikle.

İkinci iş ise elimizde patlayan şey yani kalan peynirleri kullanarak Cheesekek işine girmek. Tabi hiç unumuz suyumuz falan olmadığı için tek malzeme olarak peynir kullanmak zorunda kaldık. Bir tersanede bu kadar çok çeşit peynir olurmu yahu. Kaşarlar eskidiğinde eski kaşar olur hepimiz biliyoruz (ki onları sevmiyoruz biz) ama kendi gözlerimle her tür peynirin eskidiğine tanıklık ettim. Eski beyaz peynir, eski kaşar, eski dil peyniri, eski krem peynir, eski labne, eski mozarella, eski çerkez peyniri, eski otlu peynir (hem otlar hem peynir eskimiş), eski koleti peyniri, eski dil peyniri... giden bir sürü peynirimiz var. Bunun için kendi Çizkek Faktörimizi açtık. İşler güzel gidiyor şimdilik. Yakında françayz vereceğiz etrafa hedefimiz Sait dayıdan daha fazla genişlemek. Sonra Özlem ablamın fikri olan "Çiğ Peynir Köfte" var tabi onu biraz sonraya atmamız gerekiyor malum bu kriz dönemlerinde dikkatli atmamız gerekiyor hamlelerimizi. Özlem ablam bu duruma aşırı derecede tepki gösteriyor. Neden çiğ peynir köfte yapılmıyor diye öfkesini barındırıyor ama yapacak bir şey yok. O da bunu zamanla anlayacak bence. Vize dönemi buluğ çağı, bekarlık falan derken (bunu okursa beni vurabilir) depresyon sürecini aşmış götürmüş bulunuyor.

Neyse dostlar, durum bundan ibaret. Bakalım tutunabilecek miyiz bu işe. Rıfkı sağ olsun kendi yatıp beni çalıştırıyor ama.

Peynir gemisinin adını da Rüstem koymuş zaten eşşek, rüstemlere onca nefretime rağmen!!! Batırcam Peynir Gemisi Rüstem'i.

Dost kalın, mutlu kalın.

Herkesin kendine bir eş bulması dileklerimle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder