Merhaba sevgili dostlarım
yine ben. Gene bir sürü şey oldu hayatımda. Yahu ben neden normal sakin bir
hayat yakalamıyorum. Bende istiyorum her gün balık tutmaya gitmek ve
tutamayınca köşedeki balıkçıdan iki kilo istavrit alıp eve dönmek. Böyle
sıradan şeyler yapmak istiyorum artık. Gerçekten çok yoruldum. Atlası boş verin
sanki dünya benim sırtımda. Hayır, dünya kocaman, ağır bir de eşşek. Nasıl
kamburum çıktı anlatamam. Çok gevezelik yaptım en iyisi ben konuya döneyim.
Hepinizin merak ettiği
gibi (sanırım, yani belki, yahu kimse mi merak etmez) eve döndüm sonunda.
Meğerse peşimde uzaylılar yokmuş veya ailem beni uzaylı sanmıyormuş. Sadece
bana grip aşısı yapmaya çalışıyorlarmış. Üzerlerindeki o garip elbise de
korunmak içinmiş. Diyeceksiniz yuh artık ne gerek var bu kadar şeye ben de
hemen açıklayacağım. Geçen sene bana grip aşısı yapmaya çalıştıklarında o iğne
herkese en az 3 kere saplanmıştı. Nasıl mücadele ettiysem üç morarmış göz, iki
kırık kemik, 4 baygın insan vs olmuştu. Haklılar tabi. Neyse eve dönünce birçok
sorun çözüldü ama başladı başkaları.
Efendim bildiğiniz üzere
ben çok uzun zamandır çalışıyorum. Okuldur üniversitelerdir falan derken boş
vaktim kalmıyor hiç. Askerden dönünce zaten sevgilim de yok, kendimi çok büyük,
kocaman, eşek kadar bir boşlukta buldum. O kadar büyüktü ki o boşluk
zannedersin tüm galaksiyi içine sığdırıp bir de paralel evrendekini de
sokarsın. Bu arada paralel evrende de Ragıp var mıdır? Çok merak ettim şimdi,
kafama takıldı. Belki o gerçekten balık tutuyordur. Hayır, balık tutmaya
kalksam anca at nalı bulurum başka konu.
Yine saptım konudan. Kaptan caminin orada inecek var. Keşke şaka
yapmasaydım. Hayır hiç beceremiyorum.
Neyse kendimi o eşek
kadar boşlukta bulunca yapacak bir şey aradım bulamayınca da kendimi duvardan
duvara vurmaya başladım. En sonunda dedim ki Ragıp oğlum hıyarlığın lüzumu yok,
böyle mal gibi dolanıyorsun ortalıkta bak bu gidişle bir sapa balta bile
olamayacaksın toparla kendini. Tabi bunun içinde tek bir yol var o da iş
bulmak. Hemen büyük bir heyecanla kariyer nete açtım sivimi. Böyle doldurdum da
doldurdum. İş tecrübelerim olsun, okuduğum 5 okul olsun(4 üniversite ve bir
açık lise) yanında bildiğim yabancı
diller falan derken 10 sayfa öz geçmiş oldu. Dedim okuyan sıkılır bundan bende 4
punto yaptım 2 sayfaya düştü. Böylece başladım iş aramaya.
Kardeşim, arkadaşım,
dayım, eniştem, yenge oğlu(o neyse artık) bana göre iş yok. Bildiğin yüz
binlerce iş arasından kimse benim gibi birini aramıyor. 10 sayfa diyorum bu
arada dikkat çekmek isterim. Hayır, sosyal de bir insanım. At fancluba bile
üyeyim gerisini siz düşünün. Rıfkı hıyarı, merhaba Rıfkıcım nasılsın, beni tersaneye
almadığı için at poposu gibi kaldım ortada. Evet, yakında atlar kovalayacak
beni. Bu arada asasin krid 3 te ata biniyorum çok keyifli. Evet, bitirdim onu
da. Kıskan Özlem abla :)
İnternetten iş
bulamayınca zaten yalan bir dünya internet başladım kapı kapı dolaşmaya. Hayır,
bir insana tüm kapılar mı kapalı olur diye düşünürken dedim bu iş böyle
olmayacak Ragıp senin sahaya inmen gerek. Ben saha insanıyım ve artık sahadaki
tüm boş işlerde başladım çalışmaya. İlk işim simit satıcılığı oldu. Aldım
fırından çıtır çıttır taptaze simitleri açtım hemen tezgâhı. Birkaç simit
sattım da, hatta iyi de gidiyordu işler ta ki martılar benim tezgâha dadanana kadar.
Hayır, hayali insanım kovalayamıyorum da puştları. Hepsini yiyip bitirdiler.
Sonra ne yapsam diye
düşünürken baktım çöpçü aranıyor hemen başladım ona. İyi çöpçü oldum da
kaldıramıyorum ki çöp poşetlerini. İş yalan oldu tabi. Daha sonra ben yine düşünürken
bir baktım parkta güvercin yemleyicisi arıyorlar ona da başladım. İlk iş günüm,
burası çok komik, sen kalk bütün yemi üzerine dök. Valla sanırım 500 tane
güvercin bana saldırmıştı. Tabi bu işte yalan olunca bende arama kriterlerimi
değiştirdim ve ünlü olmaya karar verdim. Hemen blogumdaki yazıları aldım koştum
bir televizyon kanalına sonra bir diğerine ve ötekine. Aslında senaryom çok
güzeldi ama anlamadılar. Zaten bu ülkede sanatın ne değeri var. Sanat olması
için anca soyuncaz, amma meraklılarmış töbe töbe. Hayır hayali adamım
gösterecek bir şeyim de yok ki. Neyse senaryo kağıtları boşa gitmedi onlardan
gemi yaptım. Hepsini birleştirip yaptım ama biraz tutkalım olsaydı su almadan
gidebilirdi hem Rıfkı marmutuna rakip olurdum. Evet, Rıfkı marmut çok yakışıklı
demek.
Bu arada bir biyokimya
genetik firmasına girdim Racoon City de genetik mühendisi oldum. Orası garip
bir yer. Kim daha güçlü, daha aptal, daha pis kokulu zombiyi yapar diye yarış
içindeler. Tabi ben zombiden anlamam. Frpden filmlerden, resident evildan
bilirim o kadar. Öyle bir zombi yaptım ki eşşek sizi inandırsın tam 16 tane
kafası vardı ve hepsi birbiriyle kavga ediyordu. Tabi böyle olunca oradan da
tiridine edildim. Böylece bir aydınlanma yaşadım ve gidip halay başı oldum.
Tiridine tiridine tiridine bandım diye diye ne düğünlerde oynadım sonra bir
baktım yok efendim gelinin yeğenine sarkmışım, yok efendim tüm güzel kızları
etkilemişim, yok efendim gelin evlenmekten vazgeçmiş. Oradan da atılınca düşün
düşün budur işin diyerek kapandım odama. Sonra oda olmaz deyip Tibete gittim. Dedim en azından budist olayım ancak adana yemek istediğim için oradan da atıldım. Ne biçim memleket orası adana yok, iskender yok, köfte yok hayat mı bu? En azından kitap falan yazardım budistlikte iyi para var. Atı satan bilge diye kitap da yazardım ama kısmet değilmiş.
Bu arada bir hastanede
profesyonel hasta olarak başladım güzel hasta olamıyorum diye kovuldum. Hayali adamım nasıl hasta olabilirim ki? Sonra
bir televizyon moda programında sunucu olmuştum ki tercihlerimi beğenmediler ve
oradan da ayrıldım. Lan şerefsizler üç kuruş için tercihlerimden mi
vazgeçeceğim. Evrimselleştirici olarak işe girdim sümüklüğü böceği sümüksüz böceğe
evirdiğim için atıldım. Hayır, iyilik
yaptım onlara verdim Defluyu, Terrafluyu geçti gripleri anlamadılar. Hele bir
ıhlamur yaptığım sahne var ki izleyen gözyaşlarına hâkim ( evet bilge tanrı
yerine yargıç, egemen demek istedim aptal word) olamadı. Daha sonra dedim ben mucit adamım bir şeyler
bulmalıyım sonra bir şeyler buldum elbette o da global düzeyde şirketlerin işine
engel olabileceğim için elimden çalındı. Hayır, o kadar da güzel plandı. Milyar,
milyor, trildon dolarlarım olabilirdi. İşin kötü tarafı az kalsın kaseyi
yoğurtla dolduruyorlardı (bunu sakın sormayın. Bak sorma dedim. Meraklı
Melahat.) Bu arada afrikanın çeşitli bölgelerinde birkaç bin dönümlük şey yani santimetrekarelik arsalarım olabilir ancak onlarında hiç değeri yok. Satabilsem hoş olur ancak hala parasız pulsuzum :((
Böyle işte dostlar beş
kuruş parasız, aç susuz, sevgisiz sokaklarda dolanıyorum. Tanıdık bir iş varsa
eğer hemen başlayabilirim. Hayır, iş yeri değil tanıdık iş istiyorum ben.
Tanıdık olacak ki yanlış yapınca anlayışlı olacak. Bu arada şunu anladım ki
torpil olmadan hiçbir şey olmuyor. Yalnız kız sevici bile olamıyor insan (niye
garip garip bakıyorsun öyle gayet insancıl meslek. Hiç art niyet yok. O hep
senin sapıklığın bir kere.)
İş bulmak lazım dostlar
sonra da at bulmak lazım. İşi bulup parayı aldıktan sonra atı da bulunca geriye
avrat kalıyor hadi hayırlısı.
Öptüm hepinizi. Sizi çok
seviyorum. Görüşürüz.