11 Kasım 2012 Pazar

Ben uzaylı mıyım?

Merhaba sevgili, biricik, can pare dostlarım. Can parenin anlamını pek bilmesem de söylenişi çok güzel geldi herhalde iyi bir şeydir.  Malum askerden döneli uzun zaman oldu. Bende yazamadım size, anlatamadım yaşadıklarımı. Bunun sebebi hayatımın çok karmaşık olması falan değil. Tek bir sebebi var o da hayatımın inanılmaz derecede sıradan olması. Saçlarım rüzgarda bile dalgalanmıyor o derece. 

Her şey aynı. İşim yok gücüm yok ve ben boş boş duruyorum. Ben hayatım boyunca hiç boş kalmamışım meğerse. Üniversitelerde kaydımı dondurmuştum biliyorsunuz. Onlar da çözülmedi, hala donuk donuk duruyorlar. Kısacası hiçbir şey yapmıyorum. Sadece iş arıyorum.Bu süreci de ayrıca anlatmak istiyorum ama şimdi değil. Şimdi anlatmam gereken çok daha önemli şeyler var.

Bir süredir ailemin bana garip baktığını fark ettim. Başlarda sebebini anlamadım. Tabi zaman geçtikçe daha da garip bakmaya başladılar. Arkamdan hemen fısır fısır konuşmalar olsun efendim yaptığım her hareketin not alınması olsun. Gizli kameralar derken bayağı bir kıllandım ben. Hemen cevaplayayım, hayır sakalım çıkmadı. Bu kadar farklı davranmalarının bir sebebi olmalıydı ve bende başladım araştırmaya. Başlarda işsiz kaldığım için böyle yaptıklarını düşündüm. Sonra beni sıkıp evden kovmaya çalıştıklarına inandım. Nasıl ağladım anlatamam. İki gözüm iki çeşme oldu. O kadar ağladım ki su fabrikası kurdular çeşmelerin yerine. Nasıl para kazandılar anlatamam. Tabi ben hala çupi ile kaşınmaya devam ediyorum.

Neyse ben araştırmaya devam ederken garipliklerin sayısı arttı. İşte tükürüğümü bir kutuya hapsetmeler mi dersin idrarımı bir şişeye mi koymalar dersin tamamen çıldırdı herkes. Tabi ben nasıl korkuyorum, geceleri uyuyamamaya başladım. Evden kaçmayı düşünüyorum artık. Hayır karayiplerdeki arazimi mi öğrendiler acaba diye düşünmeye başladım. Dedim kesin beni zehirleyip paranın üzerine konacaklar. Şey karayiplerdeki arazim öyle büyük değil pek 1000 milimetre kare. Yanlış anlamayın 1000 dönüm kesinlikle değil. Hele içinden petrol hiç çıkmıyor. Bildiğin kuru toprak, ağaç bile yetişmiyor. 

Neyse konumuza dönelim. Bir gece ben uyurken bir ses duydum ve uyandım. Gördüklerim o kadar korkutucuydu ki anlatamam. Etrafımı beyaz giysili adamlar sarmıştı. Hani filmlerde vardır beyaz elbiseli adamlar deney yaparlar. Elbise onların her tarafını kaplamıştır da nefes alışverişleri böyle mekanik bir sesmiş gibi gelir ya aynen öyle. Arkada da garip bir müzik çalıyor böyle gerilim müziği gibi ama bambaşka. Beni bağlamışlar makinelere, her tarafımda kablolar. Zaten kıpırdayamıyorum hiç. Adamların ellerinde garip gurup teknolojik aletler var, böyle angut angut sesler çıkartıyorlar. Bazıların ellerinde neşterler, efendim. Elbiselerim yırtmışlar karnıma kocaman bir hedef tahtası çizilmiş (bunun sebebini asla anlamadım.) Dedim beni öldürecekler ve hemen kaçtım oradan. Hayali olunca tabi kaçmak kolay oluyor. Ancak nereye kaçarsın sen.
Haftalardır bir an bile gözümü kırpmadım. Kafeini damardan enjekte ediyorum kendime. Bu arada gitmediğim bir yer kalmadı. Paralel evrenden tutunda Hüsniye teyzenin bodrumuna kadar her yeri denedim. Nereye gitsem tam beş saniye sonra hemen arkamda bitiyorlar. Bu yazıyı nereden yazdığımı söylesem inanmayacağınız için hiç söylemiyorum. Sadece şunu söyleyeyim sayısalda 6 tutturdum. Hatta birkaç sayısalda. Sonuçları nasıl bildiğimi sormayın çünkü size geleceğe gidip tüm sonuçları öğrendiğimi, zaman makinesini NASA'dan çaldığımı ve bu yüzden uzay zaman dengesinin içine edip bir sürü paralel zaman oluşmasına sebep olduğumu hiç söylemem. Söylersem çünkü işte o zaman sonum gelmiştir. Öldürmeyi bırakın beni tarihten silerler. Hiç var olmamış gibi olurum. Aman yani.


Neyse ben anlatmaya devam edeyim. İşte ben o paralarla Karayiplerde ve Mozambikte araziler satın aldım. Dur dur bunu anlatmıyordum ben. Haftalardır uyumadım. Her an tetikteyim, çok korkuyorum. Beni parçalamak istediler. İnanabiliyor musunuz, beni parçalamak istediler. Sonra da inceleyeceklerdi. Bunu da şuradan biliyorum oradaki makineleri daha önce bir filmde uzaylıları incelerken kullanıyorlardı. Orada görmüştüm, yanımda görünce hemen tanıdım. ASD555JKL3 marka o makineyi nasıl unutabilirim ki. Hayatım tehlikede dostlar. Hem de çok büyük bir tehlike de. Sanırım benim uzaylı olduğumu düşünüyorlar. İşin daha da kötüsü buna ailem de inanıyor. Bildiğin adıma bir cadı avı düzenlenmiş. Nasıl kaçacağımı bilmiyorum. Nereye gideceğimi bilmiyorum. Zaten zaman makinesini bozmuşum ve son 3 haftayı tekrar yaşamak zorunda kalmışım. Hatta iki Ragıp aynı anda var olmayalım diye öteki Ragıp'ı öldürdüm. Katilim ben! Hem de kendimin katiliyim. Şiirde falan okuyunca kendinin katili olmak hoş gelse de inanın gerçekte hiç öyle olmuyor. Bu arada önümüzdeki haftanın sayısal sonuçlarını vereceğim ama herkes kazanınca da kimseye para çıkmaz. En iyisi ben 4 hanesini vereyim. Şanslıysanız kazanırsınız "7,19, 36,39" Gerisini de siz tahmin edin. Acaba bu sonuçlar bu hafta sonunun muydu yoksa 2017 ekiminin miydi emin olamadım şimdi.Sahi bugün günlerden neydi?

Hoşça kalın dostlar, benim için dua edin lütfen. İnanın çok ihtiyacım var.
not: bu yazıyı gelecekten yazıyorum. Evet Office yeni sürümünü çıkarmış. Evet Windows 12 ve evet düşünmatikli bilgisayarlar var ve evet hala mavi ekran veriyorlar!

not 2: ve evet Şubat artık 32 güç çekiyor :D

not 3: Galiba çok fazla Fringe izledim. Ne oluyor la bana!

32.02.2036

not 4: Evet, yanlışlıkla gelecekte ayrı bir post daha açmıştım sonra onu silip geçmişte tekrar açtım :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder