Merhaba sevgili, biricik, can pare dostlarım. Can parenin
anlamını pek bilmesem de söylenişi çok güzel geldi herhalde iyi bir şeydir. Malum askerden döneli uzun zaman oldu. Bende
yazamadım size, anlatamadım yaşadıklarımı. Bunun sebebi hayatımın çok karmaşık
olması falan değil. Tek bir sebebi var o da hayatımın inanılmaz derecede
sıradan olması. Saçlarım rüzgarda bile dalgalanmıyor o derece.
Her şey aynı. İşim yok gücüm yok ve ben boş boş duruyorum.
Ben hayatım boyunca hiç boş kalmamışım meğerse. Üniversitelerde kaydımı dondurmuştum
biliyorsunuz. Onlar da çözülmedi, hala donuk donuk duruyorlar. Kısacası hiçbir
şey yapmıyorum. Sadece iş arıyorum.Bu süreci de ayrıca anlatmak istiyorum ama
şimdi değil. Şimdi anlatmam gereken çok daha önemli şeyler var.
Bir süredir ailemin bana garip baktığını fark ettim.
Başlarda sebebini anlamadım. Tabi zaman geçtikçe daha da garip bakmaya başladılar.
Arkamdan hemen fısır fısır konuşmalar olsun efendim yaptığım her hareketin not
alınması olsun. Gizli kameralar derken bayağı bir kıllandım ben. Hemen
cevaplayayım, hayır sakalım çıkmadı. Bu kadar farklı davranmalarının bir sebebi
olmalıydı ve bende başladım araştırmaya. Başlarda işsiz kaldığım için böyle
yaptıklarını düşündüm. Sonra beni sıkıp evden kovmaya çalıştıklarına inandım.
Nasıl ağladım anlatamam. İki gözüm iki çeşme oldu. O kadar ağladım ki su
fabrikası kurdular çeşmelerin yerine. Nasıl para kazandılar anlatamam. Tabi ben
hala çupi ile kaşınmaya devam ediyorum.
Neyse ben araştırmaya devam ederken garipliklerin sayısı
arttı. İşte tükürüğümü bir kutuya hapsetmeler mi dersin idrarımı bir şişeye mi
koymalar dersin tamamen çıldırdı herkes. Tabi ben nasıl korkuyorum, geceleri
uyuyamamaya başladım. Evden kaçmayı düşünüyorum artık. Hayır karayiplerdeki
arazimi mi öğrendiler acaba diye düşünmeye başladım. Dedim kesin beni
zehirleyip paranın üzerine konacaklar. Şey karayiplerdeki arazim öyle büyük
değil pek 1000 milimetre kare. Yanlış anlamayın 1000 dönüm kesinlikle değil.
Hele içinden petrol hiç çıkmıyor. Bildiğin kuru toprak, ağaç bile yetişmiyor.
Neyse konumuza dönelim. Bir gece ben uyurken bir ses duydum
ve uyandım. Gördüklerim o kadar korkutucuydu ki anlatamam. Etrafımı beyaz
giysili adamlar sarmıştı. Hani filmlerde vardır beyaz elbiseli adamlar deney
yaparlar. Elbise onların her tarafını kaplamıştır da nefes alışverişleri böyle
mekanik bir sesmiş gibi gelir ya aynen öyle. Arkada da garip bir müzik çalıyor
böyle gerilim müziği gibi ama bambaşka. Beni bağlamışlar makinelere, her
tarafımda kablolar. Zaten kıpırdayamıyorum hiç. Adamların ellerinde garip gurup
teknolojik aletler var, böyle angut angut sesler çıkartıyorlar. Bazıların ellerinde
neşterler, efendim. Elbiselerim yırtmışlar karnıma kocaman bir hedef tahtası
çizilmiş (bunun sebebini asla anlamadım.) Dedim beni öldürecekler ve hemen kaçtım
oradan. Hayali olunca tabi kaçmak kolay oluyor. Ancak nereye kaçarsın sen.
Haftalardır bir an bile gözümü kırpmadım. Kafeini damardan
enjekte ediyorum kendime. Bu arada gitmediğim bir yer kalmadı. Paralel evrenden
tutunda Hüsniye teyzenin bodrumuna kadar her yeri denedim. Nereye gitsem tam
beş saniye sonra hemen arkamda bitiyorlar. Bu yazıyı nereden yazdığımı söylesem
inanmayacağınız için hiç söylemiyorum. Sadece şunu söyleyeyim sayısalda 6
tutturdum. Hatta birkaç sayısalda. Sonuçları nasıl bildiğimi sormayın çünkü
size geleceğe gidip tüm sonuçları öğrendiğimi, zaman makinesini NASA'dan
çaldığımı ve bu yüzden uzay zaman dengesinin içine edip bir sürü paralel zaman
oluşmasına sebep olduğumu hiç söylemem. Söylersem çünkü işte o zaman sonum gelmiştir.
Öldürmeyi bırakın beni tarihten silerler. Hiç var olmamış gibi olurum. Aman
yani.
Neyse ben anlatmaya devam edeyim. İşte ben o paralarla
Karayiplerde ve Mozambikte araziler satın aldım. Dur dur bunu anlatmıyordum ben.
Haftalardır uyumadım. Her an tetikteyim, çok korkuyorum. Beni parçalamak
istediler. İnanabiliyor musunuz, beni parçalamak istediler. Sonra da inceleyeceklerdi.
Bunu da şuradan biliyorum oradaki makineleri daha önce bir filmde uzaylıları
incelerken kullanıyorlardı. Orada görmüştüm, yanımda görünce hemen tanıdım.
ASD555JKL3 marka o makineyi nasıl unutabilirim ki. Hayatım tehlikede
dostlar. Hem de çok büyük bir tehlike de. Sanırım benim uzaylı olduğumu
düşünüyorlar. İşin daha da kötüsü buna ailem de inanıyor. Bildiğin adıma bir
cadı avı düzenlenmiş. Nasıl kaçacağımı bilmiyorum. Nereye gideceğimi
bilmiyorum. Zaten zaman makinesini bozmuşum ve son 3 haftayı tekrar yaşamak
zorunda kalmışım. Hatta iki Ragıp aynı anda var olmayalım diye öteki Ragıp'ı öldürdüm.
Katilim ben! Hem de kendimin katiliyim. Şiirde falan okuyunca kendinin katili
olmak hoş gelse de inanın gerçekte hiç öyle olmuyor. Bu arada önümüzdeki
haftanın sayısal sonuçlarını vereceğim ama herkes kazanınca da kimseye para
çıkmaz. En iyisi ben 4 hanesini vereyim. Şanslıysanız kazanırsınız "7,19,
36,39" Gerisini de siz tahmin edin. Acaba bu sonuçlar bu hafta sonunun
muydu yoksa 2017 ekiminin miydi emin olamadım şimdi.Sahi bugün günlerden neydi?
Hoşça kalın dostlar, benim için dua edin lütfen. İnanın çok
ihtiyacım var.
not: bu yazıyı gelecekten yazıyorum. Evet Office yeni
sürümünü çıkarmış. Evet Windows 12 ve evet düşünmatikli bilgisayarlar var ve evet hala mavi ekran veriyorlar!
not 2: ve evet Şubat artık 32 güç çekiyor :D
not 3: Galiba çok fazla Fringe izledim. Ne oluyor la bana!
32.02.2036
not 4: Evet, yanlışlıkla gelecekte ayrı bir post daha açmıştım sonra onu silip geçmişte tekrar açtım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder