23 Nisan 2011 Cumartesi

Ragip the Band =))

Merhaba çok sevgili biricik dostlarım. Umarım çok iyi, çok mutlusunuzdur. Bildiğiniz gibi son yazımın üzerinden bir hayli zaman geçti. En son pek harika bir doğum günü yaşamıştım bildiğiniz üzere çünkü sizde oradaydınız. Tereciye tere satmak gibi oluyor böyle konuşunca. Gördüğünüz gibi ata sözleri ve deyimlere aşina olmaya başladım bu da gerçeğe biraz daha yaklaştığımın işareti. Yine son yazımdan bu yana çok fazla şey yaşadım. Bir aydan biraz daha fazla olmasına rağmen normal bir insanın belki bir yılında belki ömründe yaşayabileceği şeyler de yaşadım. Ancak güzeldi hep, keyifliydi. Düşünmatik ipadim bambaşka bir çığır açtı hayatımda. Kendimi buldum onun sayesinde ve yeteneklerimi keşfettim. Şimdi en son kaldığımız yerden başlamak ve hepsini anlatmak istiyorum izninizle. Bir de çok güzel bir süprizim var size, biraz heyecanlanın emi :))

Şimdi en son doğum günümde ben Rıfkıcıma bir sürü dava açmış, ailemle küsmüş bir şekilde beklerken bana mükemmel bir blog ve doğum günü hazırlamışlardı. Doğum günümün gerçek bir mekanda olması da ayrı bir harikaydı. Tabi doğum günü bitince yaptığım onca eşşekliğin bedelini de ödemem gerekiyordu. Ya anlamıyorlar ama beni, ergenim işte çabuk kızıp fevri kararlar alabiliyorum. Biraz tolerans gösterseler olmuyor sanki. Büyüme çağındayım daha, kanım kaynıyor yerimde duramıyorum. Ayrıca melek gibi çocuğum. Ne isterler ki benden (A). Neyse rıfkıya açtığım toplamda 6 ülkede 23 davayı kapatmak gerçekten zor oldu. Hele Mozambik te açtığım 6 dava için ne kadar uğraşsam azdır. O kadar garip bir hukukları varki 1 ay boyunca M.I.T deki bütün hukuk derslerine girdim. Elbette canımı dişime katmam ile birlikte bu zor süreci atlattım. Hala bir kaç dava daha var ama onları da halledebilirim. Tabi mahkemeyi boşuna oyaladığım için bütün maliyeti bana yüklendi, birikmiş neyim varsa gitti. Olsun ama bir eşşeklik yaptım ödemem lazım. Ayrıca Rıfkıcım, canım arkadaşım peynir gemilerine fare attığım için oluşan maddi ve manevi kaybına yönelik tazminat davası açtı. Olur ama Rıfkıcım hani bir kardeştik, hep beraberdik, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi?Yapılır mı şimdi böyle.

Efendim bu süreci bir şekilde atlatıcam yapacak bir şey yok. Daha 17 yaşındayım ve düştüğüm hallere bakın hele. Ergenim ben, gencim, kanım kaynıyor lütfen ya. Ağlarım bak, sonra kimse de susturamaz beni sel olurum. Çok önemli bir gelişme yeni bir kızla tanıştım. Harika birisi, çok güzel, çok alımlı sonra çok zeki ve çok komik. Birlikte harika vakit geçiriyoruz, çok mutluyum onunla. Bana hep destek oluyor, yeni fikirler sunuyor hep. İnsanın yani şey hayali insanın hayatında böyle birisin olması çok güzel. Hiç hüsniyeye benzemiyor mesela. Off, yine aklıma geldi nefret ediyorum ondan, nasıl derinden etkilemiş beni ama Allahtan haber almıyorum bir süredir. Çok seviyeli ve düzeyli bir ilişkimiz var (galiba anlatım bozukluğu yaptım). İsmini söylemek istemiyorum adı bende saklı onun ama ellerini ilk tuttuğum zaman yeni baştan yaratıldığımı hissettim. Tenine dokunmakla cennete dokunmak arasında fark yoktu. Çok seviyorum onu, İleride bir gün gerçek olabilirsem evlenmek istiyorum onunla.


Biraz da iş hayatımdan bahsedeyim size. Malum "Rıfkı Chese Company" de (evet, artık kendi peynirimizi kendimiz üretiyoruz) çok yoğun mesai harcıyorum. İki harfli ne varsa üzerime yıkıldı; HR olsun PR olsun ER olsun hepsinden sorumluyum. Hayır çok ısrar ettim ER la ne alakam var diye ama Rıfkı tutturdu senden iyi doktor olur diye(çaktırmayın ama bazen çok dikkafalı oluyor kendisi, merhaba Rıfkıcım.) Bir de Steve Jobs ile olan işler var. Malum artık ufaktan kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyor. Hayatımın sonuna kadar Rıfkıcıma bağlı yaşayamam ben. Düşünmatikli İpad projesi emin adımlarla ilerliyor. Pazar çok büyük, düşüncesine bütün hayali arkadaşlara bir tane satsak zaten başka bir şey yapmamıza gerek kalmaz. Geçenlerde H.A.V(Hayali Arkadaş Vakfı) ve H.A.K(Hayali Arkadaş Kahvesi)ni ziyaret ettim. Amacım ürün
geliştirmesine onları da katarak daha başarılı bir şeyler çıkarmaktı. Oradan da güzel fikirleri not aldım, Steveciğime ilettim sonra. Belki İpod 3ün düşünmatikli versiyonu çıkabilirmiş, hayırlısı bakalım.

Ve günün sürprizi bölümüne geldik. Hepiniz biliyorsunuzdur çok yüce insan Mike Portnoy abimiz Dream Theater dan ayrılmış. Tabi haberi alınca atladım gittim yanına. Bir de baktım hüngür hüngür ağlıyor, şişmiş gözleri. Dedim "abi ne yapıyorsun sen ya, tamam D.T için üzülür insan ben bile ağlamak istedim ama bu kadar da olmaz. Kendini yemenin bitirmenin anlamı yok. Sen dünyadaki en iyi bateristlerdensin, bırak D.T endişelensin." "Ragıpcım" dedi "kendime başka grup bulamamaktan korkuyorum ben, çok yalnız ve çok zavallı hissediyorum". "Olur mu öyle şey" dedim bende, nasıl üzüldüm anlatamam. Oturdum onunla birlikte ağladım "abi boş ver gel beraber grup kuralım, D.T yi de geçeriz. Hem düşünmatik İpodumla müzik yapan ilk
grup oluruz." Kabul etti hemen. Başladık görev dağılımlarını yapmaya tabi bilenler biliyordur benim davul çalma konusundaki merakımı. Mike ile tutuştuk kavgaya kimin davulcu olacağına dair. Sonra ikimizin davul çalıcaz sonra ben Düşünmatik İpadimle klavye, gitar ve basları çalıcam sonra bunları kayıtta birleştirip şarkımızı yapıcaz. Nasıl keyifli geçiyor zaman, çok yüce bir insan kendisi. O kadar güzel şarkılar çıkıyor ki ortaya. Aslında hemen hemen her şeyi ben yapıyorum ama Mike çok üzülüyordu. D.T de çıkardığı onca şarkının hatırına katlanmak lazım. Hem ben işi öğreneyim kendi albümümü de çıkarırım ileride =)) Hep böyle oluyor zaten birisi gruptan ayrılıp kendi solo albümünü çıkarıyor. Garip işler bunlar.

Uzun lafın kısası efendim çok yorucu ama çok da güzel zaman geçiriyorum. Dünya çapında işlerde yer almam benim ne kadar büyüdüğümü gösteriyor. Ayrıca yeni çok harika bir kız arkadaşımın olması ise geleceğe daha umutla bakmamı sağlıyor.

Hepinizi çok seviyorum =))

P.S: yazıyı tekrardan okuduğumda bir taraflarımın ne kadar kalkmış olduğunu gördüm. Bu Apple ürünlerinin gerçekten de böyle bir etkisi olabiliyormuş, kendim de görmüş oldum. Rıfkıya bir uğrayayım da havamı alsın biraz =))