28 Nisan 2013 Pazar

Geçmiş doğum günümün şerefine :((

Merhaba dostlar. Biliyorum çok merak ettiniz beni. Bende sizi çok merak ettim. Biliyorum doğum günümü kaçırarak çok büyük eşeklik yaptığımı ancak neler olduğunu anlatıca bana hak vereceksiniz.

Bildiğiniz gibi bende bozulmuş bir zaman makinesi var. Geçmiş, gelecek derken bozdum onu. Sonra malum işim gücüm yok dedim tamir edeyim onu. Elbette ben ne anlarım zaman makinası tamir etmekten (o kadar mühendislik derslerine girdim MITde ama olmadı.) Amacım çok basit geleceğe gidip borsa durumunu öğreneceğim sonra geçmişe gidip borsa oynayacağım ve tekrar geleceğe gidip paramı alacağım. Daha sonra da tekrar geriye geleceğim.

Tabi planlar her zaman çalışmıyor derler ya hani işte öyle oldu. Ailemle aram zaten kötü, kimse beni umursamaz olmuş, oğuz abim rima diye yeni bir hayali arkadaş bulmuş kendine(pis rima), özlem ablam desen ruhicanla beraber hep. Ya bu zavallı Ragıpcık ne yapsın. Sabah akşam ağlasın mı hep, mutsuz mu olsun. Gözyaşlarını silmek için kullandığı selpaklara dünyanın parasını mı versin. Söyleyin ne yapsın bu zavallı bebecik (acıtasyonu fazla mı abarttım acaba.)

Neyse konumuza dönelim ben zaman makinamla oynarken bir an bir aydınlanma yaşadım ve onu tamir ettim. Nereden bileyim kırmızı kabloyu mavi kabloya bağlamam gerektiğini. Bunu bilmeyince de yanlış tamir oldu. Hatta o kadar yanlış tamir oldu ki beni hop diye paralel evrene getirdi.

Paralel evren ne acayip bir yer öyle. Her şey farklı (yani aslında çok fazla şey farklı değil ama çaktırmayın.) Bir kere Beykozda yaşamıyoruz o evrende. Böyle saçma sapan bohem bir evimiz var. Oğuz abim bankacı olmuş, Özlem ablam uzay fiziği okuyor. Hep merak ettiğim sorumun cevabına gelince ise orada bir ragıp yok. Nasıl sıkıcılar anlatamam. Öyle hayat olmaz olsun.

Neyse gittim tabi eve anlattım durumu. Dedim böyle böyle ben paralel evrenden geldim ben zaman makinamı yanlış tamir etmişim ve kendimi hoooop diye burada buldum (hop efektine lütfen dikkat edelim o çok önemli.) Farklı olsalarda yine de iyi inanlar tabi oğuz abim evlenmeseydi falan daha iyi olurdu ama (zaten karısını da hiç sevmedim. suratsız mendeburun teki. tabi çok güzel tatlı yapıyor o bambaşka. gerçek oğuz abim hiç sevmez öylelerini.)

Tabi ben paralel evrene gidince makine yine bozuldu. zaman transistörü patlamış. Hayır nasıl yapılacağını da bilmiyorum. Anlamak için kafamı kaç kere lavaboya vurduğumu anlatsam inanmazsınız(o iş filmlerde olduğu gibi olmuyormuş). Durum böyle olunca ben de kalktım paralel evrende. Mecburen doğum günümü de orada kutladım. Evde küçük bir pasta kestik. Mumlar havai fişekler falan. Evet havai fişek işindelermiş de. Bir de Hiltonda yapıldı doğum günü (çok da zenginlermiş.)

Aylardır geri dönmenin yolunu arıyorum ben. Hayır güzel kız da yok orada. Olsa dönmemeyi düşünebilirdim ama ailem olmadan Rıfkı olmadan, Rıfık olmadan, Rıfat olmadan yaşanmaz ki. Ulan Rüstemleri bile özledim. Balon Rüstem hep gözlerimde tüttü. Sonra orada çok üzgün olduğumu fark ettim ben ve kendimi zaman makinamı tamir etmeye ayırdım. Bu esnada kazara! doğru tamir etmişim geçmiş gelecek derken birkaç milyon zimbamwe doları kazanmışım. Sonra paranızı istemiyorum ben diyerek geri vermişim Türk filmlerinden fırlama bir edayla. Sizde inanmışsınız bunlara. Ne güzel olur değil mi.

İşte doğum günümde burada olamamamın sebepleri bunlar dostlar. Artık geriye döndüğüme göre birazda para kazandığıma göre iş bulup çalışmaya başlayabilirim. Askerliğimi yaptım işimi de bulduktan sonra geriye evlenmek kalıyor. Hayırlısıyla artı eli yüzü düzgün, işinde gücünde, etliye sütlüye karışmayan, ap aparlak top toparlak(bu olmadı sanırım) bir eş bulurum.Alnımızda ne yazıyorsa o diyeceğim de benim alınım var mı acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder