23 Aralık 2012 Pazar

İş bulamama



Merhaba sevgili dostlarım yine ben. Gene bir sürü şey oldu hayatımda. Yahu ben neden normal sakin bir hayat yakalamıyorum. Bende istiyorum her gün balık tutmaya gitmek ve tutamayınca köşedeki balıkçıdan iki kilo istavrit alıp eve dönmek. Böyle sıradan şeyler yapmak istiyorum artık. Gerçekten çok yoruldum. Atlası boş verin sanki dünya benim sırtımda. Hayır, dünya kocaman, ağır bir de eşşek. Nasıl kamburum çıktı anlatamam. Çok gevezelik yaptım en iyisi ben konuya döneyim.

Hepinizin merak ettiği gibi (sanırım, yani belki, yahu kimse mi merak etmez) eve döndüm sonunda. Meğerse peşimde uzaylılar yokmuş veya ailem beni uzaylı sanmıyormuş. Sadece bana grip aşısı yapmaya çalışıyorlarmış. Üzerlerindeki o garip elbise de korunmak içinmiş. Diyeceksiniz yuh artık ne gerek var bu kadar şeye ben de hemen açıklayacağım. Geçen sene bana grip aşısı yapmaya çalıştıklarında o iğne herkese en az 3 kere saplanmıştı. Nasıl mücadele ettiysem üç morarmış göz, iki kırık kemik, 4 baygın insan vs olmuştu. Haklılar tabi. Neyse eve dönünce birçok sorun çözüldü ama başladı başkaları.

Efendim bildiğiniz üzere ben çok uzun zamandır çalışıyorum. Okuldur üniversitelerdir falan derken boş vaktim kalmıyor hiç. Askerden dönünce zaten sevgilim de yok, kendimi çok büyük, kocaman, eşek kadar bir boşlukta buldum. O kadar büyüktü ki o boşluk zannedersin tüm galaksiyi içine sığdırıp bir de paralel evrendekini de sokarsın. Bu arada paralel evrende de Ragıp var mıdır? Çok merak ettim şimdi, kafama takıldı. Belki o gerçekten balık tutuyordur. Hayır, balık tutmaya kalksam anca at nalı bulurum başka konu.  Yine saptım konudan. Kaptan caminin orada inecek var. Keşke şaka yapmasaydım. Hayır hiç beceremiyorum.

Neyse kendimi o eşek kadar boşlukta bulunca yapacak bir şey aradım bulamayınca da kendimi duvardan duvara vurmaya başladım. En sonunda dedim ki Ragıp oğlum hıyarlığın lüzumu yok, böyle mal gibi dolanıyorsun ortalıkta bak bu gidişle bir sapa balta bile olamayacaksın toparla kendini. Tabi bunun içinde tek bir yol var o da iş bulmak. Hemen büyük bir heyecanla kariyer nete açtım sivimi. Böyle doldurdum da doldurdum. İş tecrübelerim olsun, okuduğum 5 okul olsun(4 üniversite ve bir açık lise)  yanında bildiğim yabancı diller falan derken 10 sayfa öz geçmiş oldu. Dedim okuyan sıkılır bundan bende 4 punto yaptım 2 sayfaya düştü. Böylece başladım iş aramaya.

Kardeşim, arkadaşım, dayım, eniştem, yenge oğlu(o neyse artık) bana göre iş yok. Bildiğin yüz binlerce iş arasından kimse benim gibi birini aramıyor. 10 sayfa diyorum bu arada dikkat çekmek isterim. Hayır, sosyal de bir insanım. At fancluba bile üyeyim gerisini siz düşünün. Rıfkı hıyarı, merhaba Rıfkıcım nasılsın, beni tersaneye almadığı için at poposu gibi kaldım ortada. Evet, yakında atlar kovalayacak beni. Bu arada asasin krid 3 te ata biniyorum çok keyifli. Evet, bitirdim onu da. Kıskan Özlem abla :)

İnternetten iş bulamayınca zaten yalan bir dünya internet başladım kapı kapı dolaşmaya. Hayır, bir insana tüm kapılar mı kapalı olur diye düşünürken dedim bu iş böyle olmayacak Ragıp senin sahaya inmen gerek. Ben saha insanıyım ve artık sahadaki tüm boş işlerde başladım çalışmaya. İlk işim simit satıcılığı oldu. Aldım fırından çıtır çıttır taptaze simitleri açtım hemen tezgâhı. Birkaç simit sattım da, hatta iyi de gidiyordu işler ta ki martılar benim tezgâha dadanana kadar. Hayır, hayali insanım kovalayamıyorum da puştları. Hepsini yiyip bitirdiler. 

Sonra ne yapsam diye düşünürken baktım çöpçü aranıyor hemen başladım ona. İyi çöpçü oldum da kaldıramıyorum ki çöp poşetlerini. İş yalan oldu tabi. Daha sonra ben yine düşünürken bir baktım parkta güvercin yemleyicisi arıyorlar ona da başladım. İlk iş günüm, burası çok komik, sen kalk bütün yemi üzerine dök. Valla sanırım 500 tane güvercin bana saldırmıştı. Tabi bu işte yalan olunca bende arama kriterlerimi değiştirdim ve ünlü olmaya karar verdim. Hemen blogumdaki yazıları aldım koştum bir televizyon kanalına sonra bir diğerine ve ötekine. Aslında senaryom çok güzeldi ama anlamadılar. Zaten bu ülkede sanatın ne değeri var. Sanat olması için anca soyuncaz, amma meraklılarmış töbe töbe. Hayır hayali adamım gösterecek bir şeyim de yok ki. Neyse senaryo kağıtları boşa gitmedi onlardan gemi yaptım. Hepsini birleştirip yaptım ama biraz tutkalım olsaydı su almadan gidebilirdi hem Rıfkı marmutuna rakip olurdum. Evet, Rıfkı marmut çok yakışıklı demek.

Bu arada bir biyokimya genetik firmasına girdim Racoon City de genetik mühendisi oldum. Orası garip bir yer. Kim daha güçlü, daha aptal, daha pis kokulu zombiyi yapar diye yarış içindeler. Tabi ben zombiden anlamam. Frpden filmlerden, resident evildan bilirim o kadar. Öyle bir zombi yaptım ki eşşek sizi inandırsın tam 16 tane kafası vardı ve hepsi birbiriyle kavga ediyordu. Tabi böyle olunca oradan da tiridine edildim. Böylece bir aydınlanma yaşadım ve gidip halay başı oldum. Tiridine tiridine tiridine bandım diye diye ne düğünlerde oynadım sonra bir baktım yok efendim gelinin yeğenine sarkmışım, yok efendim tüm güzel kızları etkilemişim, yok efendim gelin evlenmekten vazgeçmiş. Oradan da atılınca düşün düşün budur işin diyerek kapandım odama. Sonra oda olmaz deyip Tibete gittim. Dedim en azından budist olayım ancak adana yemek istediğim için oradan da atıldım. Ne biçim memleket orası adana yok, iskender yok, köfte yok hayat mı bu? En azından kitap falan yazardım budistlikte iyi para var. Atı satan bilge diye kitap da yazardım ama kısmet değilmiş.

Bu arada bir hastanede profesyonel hasta olarak başladım güzel hasta olamıyorum diye kovuldum. Hayali adamım nasıl hasta olabilirim ki? Sonra bir televizyon moda programında sunucu olmuştum ki tercihlerimi beğenmediler ve oradan da ayrıldım. Lan şerefsizler üç kuruş için tercihlerimden mi vazgeçeceğim. Evrimselleştirici olarak işe girdim sümüklüğü böceği sümüksüz böceğe evirdiğim için atıldım.  Hayır, iyilik yaptım onlara verdim Defluyu, Terrafluyu geçti gripleri anlamadılar. Hele bir ıhlamur yaptığım sahne var ki izleyen gözyaşlarına hâkim ( evet bilge tanrı yerine yargıç, egemen demek istedim aptal word) olamadı.  Daha sonra dedim ben mucit adamım bir şeyler bulmalıyım sonra bir şeyler buldum elbette o da global düzeyde şirketlerin işine engel olabileceğim için elimden çalındı. Hayır, o kadar da güzel plandı. Milyar, milyor, trildon dolarlarım olabilirdi. İşin kötü tarafı az kalsın kaseyi yoğurtla dolduruyorlardı (bunu sakın sormayın. Bak sorma dedim. Meraklı Melahat.) Bu arada afrikanın çeşitli bölgelerinde birkaç bin dönümlük şey yani santimetrekarelik arsalarım olabilir ancak onlarında hiç değeri yok. Satabilsem hoş olur ancak hala parasız pulsuzum :((

Böyle işte dostlar beş kuruş parasız, aç susuz, sevgisiz sokaklarda dolanıyorum. Tanıdık bir iş varsa eğer hemen başlayabilirim. Hayır, iş yeri değil tanıdık iş istiyorum ben. Tanıdık olacak ki yanlış yapınca anlayışlı olacak. Bu arada şunu anladım ki torpil olmadan hiçbir şey olmuyor. Yalnız kız sevici bile olamıyor insan (niye garip garip bakıyorsun öyle gayet insancıl meslek. Hiç art niyet yok. O hep senin sapıklığın bir kere.)

İş bulmak lazım dostlar sonra da at bulmak lazım. İşi bulup parayı aldıktan sonra atı da bulunca geriye avrat kalıyor hadi hayırlısı.


Öptüm hepinizi. Sizi çok seviyorum. Görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder